27 Temmuz 2009 Pazartesi

Deco mu, Dos Santos mu

Delgado gerçekten çok karakterli bir insan, örnek alınması gereken çok yönü var...
Bizi ilgilendiren kısmına yani futboluna bakarsak, isteneni veremedi...
Zaman zaman attığı muhteşem goller ve şık çalımlar şapka çıkartılacak cinstendi... Fakat büyük maçlardaki silik performansı ve oyuna ağırlığını koyamaması hep sıkıntı yarattı.
Geçen sezon, devre arası Yusuf gelmeseydi, kaçan şampiyonluk sonunda çoktan gönderilmişti.
İyi bir değerlendirme yaparsak Mustafa Hoca’nın oyun sisteminde de Delgado'ya yer yok... Ya da Delgado gibilere...
4-2-3-1 düzeninde mücadele tarafını sadece Fink ve Ernst'e bırakmak büyük hata...
Ve elinde Delgado varsa mutlaka oynatmak zorundasın...
Çünkü Beşiktaş'ın senelik 2 Milyon Euro verdiği Delgado'yu yedek bekletme lüksü yok...
Mücadele açığını diğer futbolcular Türkiye Ligindeki bazı maçlarda kapatabilir. Ancak çok zorlanır...
Geçen sezon ve önceki sezonlar bunu sürekli gördük...
Tek farklı galibiyetler, bu durumun yaşattığı sıkıntıdan kaynaklanıyor.

Bu durumun farkında olan Mustafa Hoca “10,5 numara futbolcu arıyoruz” diyerek durumu özetliyor.
Deco ve Giovani Dos Santos’ta bu pozisyona aday futbolcular...

Deco tam da aranan isim aslında...
Koşan, şut atan, pas veren, mücadele eden, duran topları iyi kullanan 10 numara futbolcu...
32 yaşındaki yıldız futbolcu Avrupa’da forma giydiği sürede Porto’da 6, Barcelona’da 4, Chealse’de ise 1 sezon oynadı...
Kariyeri boyunca 400’ün üzerinde maça çıktı... Bu maçlarda 80'den fazla gol attı...
Kazanmadığı kupa kalmadı...
Barcelona ve Porto ile Şampiyonlar Ligi...
İspanya ve Portekiz Ligi Şampiyonlukları...
Porto ile UEFA kupası...
Sayısız kupanın yanında, Porto forması ile Şampiyonlar Ligi MVP Ödülü (2003-2004)...
Kesinlikle, tartışılmaz bir futbolcu...
Sorun yaratabilecek tek yönü başarıya doymuş olması...
Bu motivasyon kaybına yol açabilir mi? Çok düşük ihtimal...

Dos Santos ise tam bir soru işareti...
Çok yetenekli olduğunu biliyoruz... Ancak, Barcelona oynadığı maçlar neticesinde bu kanıya varıyoruz...
Tottenham'a transfer olduğunda çok şaşırmıştım. Barça gelecek vaadeden yıldızını nasıl satar diye...
Gördük ki, bazı sıkıntılar varmış...
Sivri açıklamalar ve yaşadığı sakatlık sonunu hazırladı...
Bir bakıma Beşiktaş Batuhan'da nasıl bir sıkıntı yaşadıysa, Tottenham da Dos Santos'ta aynı sıkıntıyı yaşadı...
Bütün bu sorunlar sonrasında, sezonu kiralık olarak Ipswish Town formasıyla tamamladı...
Beklentinin bu kadar çok olduğu bir futbolcunun böyle bir düşüş yaşaması kafa karıştırıcı...
Kariyeri;
Barcelona 38 maç, 4 gol...
Tottenham 12 maç, tek gol...
Ipswish Town 8 maç, 4 gol...
Dos Santos transferi Beşiktaş için bir macera ve neticesinde lüks olur...

Deco mu, Dos Santos mu? Sorusuna, işte tam da bu sebeplerden dolayı tereddütsüz Deco diyorum...

Serdar Özkan meselesi

Serdar Özkan, Düzce'de tatilini yaparken Lucescu tarafından ansızın A Takım kampına dahil edildi.
Yetenekli ve süratli bu genç futbolcu, Sergen'in veliahdı olarak lanse edildi...
Ancak düzenli forma şansı bulması uzun sürdü... Kiralık olarak gönderilerek olgunlaşması beklendi...
Ertuğrul Sağlam'ın, Beşiktaş antrenörü olmasıyla beraber Sheriff maçında yakaladığı şans, onun için dönüm noktası oldu...
O gün oynadığı harika futbol herkesi çok etkilemişti... Başta beni!
Doğal olarak bu performansı ile formayı kaptı...
Çok iyi başladı sezona, Beşiktaş forması giymesine rağmen milli takıma kadar yükselebildi! Bu zordur çünkü...
Neyse, devam edelim...
Geçen sezon sürekli inişli, çıkışlı bir grafik çizdi... Fakat o çizgi ilk maçta yakaladığı 'etkileyici' performansa bir türlü yaklaşmadı.
Hatta yanından bile geçmedi...
Tam bir hayal kırıklığı...
Birden, adam geçemeyen, ikili mücadeleleri sürekli kaybeden, hatalı paslar veren bir futbolcu oluverdi...

Sinan Engin'in;
"Galatasaray'ın Arda'sı varsa, bizim de Serdar'ımız var" sözü aklıma geliyor...
Bu cümleye neresinden bakarsam bakayım konduramıyorum... Serdar var ama henüz ortada yok.
Arda sürekli üzerine koyarak yükselmekte…
Serdar ise ağızlara sürdüğü o bir parmak balın etkisiyle, "oldu, olacak" beklentisi içinde bir döngüde...
Aslında bu sadece bir beklenti değil... Ateş olmayan yerden duman çıkmaz... Var bir şeyler, fakat yeteneklerini sergileyemiyor.
Catania ve Lyon hazırlık maçlarında da gördük ki, kaldığı yerden devam ediyor...
Kaptırdığı toplar, hatalı pasları bir tarafa bırakıyorum...
Mücadele etmeyen bir oyun anlayışı içinde...
Üzülerek söylüyorum ki, tünelin ucu göründü...
Kendisine artık bir çeki düzen vermesi lazım...
Yoksa her şey için geç olabilir...
Önünde İbrahim Akın ve Burak Yılmaz örneği var.
Dikkat!


Hurriyet.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder